23 Mart 2013 Cumartesi

Kredi Kartı Borçları


Kredi kartı borcunun şakası yok. Ama maalesef kredi kartı borçlarımızı hafife alıyoruz, henüz kazanmadığımız parayı harcayarak günümüz gün ediyoruz. Eskiden çalışır para kazanır, kazandığımız paradan harcamalarımızı yapardık.

Şimdi, gelirimiz karşılamamasına rağmen önce harcamayı yapıyoruz, akabinde aylarca çalışarak o harcamanın borcun ifası için çabalıyoruz.

Merkez Bankası’nın bu yıl için enflasyon hedefi yüzde 5 iken, bankalar mevduata yıllık yüzde 5-8 arası faiz verir iken kredi kartı faizleri aylık yüzde 2,34. Enflasyonun yüzde beşlerden konuşulup da faizlerin yüzde otuzlardan konuşulduğu, farkın bu kadar acımasızca olduğu başka bir ülke yok.

Kredili mevduat hesapları faizleri kredi kartlarına rahmet okutacak oranda ama konumuz şimdi kredi kartları…

Kredi kartlarının tavan faizini de Merkez Bankası belirliyor. En fazla şu kadar faiz alabilirsiniz deyip bir oran belirliyor bankalar için, görünürde tüketiciyi kollar gibi görünüyor ama yıllık yüzde otuz faiz alabilirsiniz demek pek de tüketiciyi kollayan bir yaklaşım değil maalesef.

Tüm bankalar Merkez Bankası’nın belirlediği bu tavan faiz oranını (aylık yüzde 2,34) tepe tepe kullanıyorlar çünkü…

Bankalararası Kart Merkezi’nin en güncel verilerine göre kredi kartı sayısı bu yılın Ocak sonunda 55 milyona dayandı.

Halbuki bu rakam, çok değil, 2007 Ocak sonunda 32,5 milyon idi. Hızla kredi kartı alıyoruz, sahip olduğumuz kredi kartı sayısını arttırıyoruz.

Adetler artınca harcamalar da artıyor tabi. BDDK verilerine göre Mart 2007’de sadece bireysel kredi kartlarının borç toplamı 21,7 milyar TL iken 2013 Şubat sonu itibarıyla bu rakam 71,6 milyar TL’ye tırmandı. 21 milyardan 71 milyara...

Bu son derece, ama son derece vahim bir tablo. Bu hızla artmaya devam eden bir kredi kartı borç sarmalının sonu nereye varır bu iş nasıl sonlanır, düşününce aklı başında bir insanın ürkmemesine imkan yok.

Zıvanadan çıkmış bir tüketim toplumu haline geldiğimiz, gemiyi hesapsızca yürütmeye çalıştığımız çok açık…

Buna dur diyebilecek, kredi kartlarını dağıtan bankaların patronu olan kurumdur. Yani BDDK, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu. Kredi kartlarının tüketimi, borçlanmayı teşvik eden bol taksit seçenekleri gözden geçirilmeli, 100 liralık geliri olanın on tane 100 lira limitli kart sahibi olmasının engellenmesi gibi bir çok konu ivedilikle değerlendirilmelidir.

Kart adetlerinin, kredi kartı borçlarının böyle çılgınca artmasının, hele bu yüksek faiz oranlarıyla bu işin devam etmesinin imkanı yok. Bu işin sonu felaket…

Borçlarımız ne alemde?

Borçlarımız, özellikle dış borçlarımız konusu enteresan bir konudur. Biri çıkıp dış borçların katlanarak arttığını, durumun fevkalade kötü olduğunu iddia ederken bir diğeri çıkıp dış borçlar konusunda oldukça iyi durumda olduğumuzu söyleyebilmekte. Hangisi doğru? Kafanızın karışacağını tahmin edebiliyorum ancak söylemek durumundayım, evet her ikisi de doğru. Bu durum tam da körlerin fili tarif etmesi gibi, duruma nereden baktığınızla ilgili.

Ülkemizin dış borçları üç ana gruptan oluşuyor. Kamu borcu (devletin borcu), Merkez Bankası’nın borcu ve özel sektörün borcu. Burada en çok sorulan soru özel sektörün dışarıdan aldığı borç neden ülkemizin dış borçları arasında sayılıyor? Aslına bakılırsa bu sadece kağıt üzerinde bu şekilde ifade ediliyor. Hazine garantili olan kısmı saymaz isek, bu borç tamamen elbette özel sektörün, parayı kim aldı ise onun borcu. Ancak özel sektörün borcunu ödeyememesi halinde bu durum devlet için itibar riski oluşturacağından uluslararası piyasalarda devlet borcu gibi varsayılır.

Dış borçlar konusunda söylenebilecek ilk husus, toplam dış borca değil, dış borcu oluşturan bu üç ana gruba ayrı ayrı bakılması gerektiğidir. Öyle yapalım ve dış borçlarımıza bakalım. Hazine Müsteşarlığı’nın 2002-2012 3.çeyrek dönemi verilerine göre kamunun dış borcu 64 milyar dolardan 101 milyar dolara çıkmış. Aynı dönemde Merkez Bankası ise 22 milyar dolar olan borcunu 8 milyar dolara düşürmüş. Özel sektör ise coşmuş, 43 milyar dolar olan dış borçlarını 217 milyar dolara çıkarmış. Bu üç grubun toplamı ülkemizin toplam dış borcu olarak ifade ediliyor ki bu dönemde 129 milyar dolardan 326 milyar dolara çıkmış bu meblağ. Şimdi bu verilere bakıp sadece kamu borcunu baz alarak diyebilirsiniz ki “10 yılda dış borçlarımız sadece yüzde 57 artmış, durum iyi.” Haklısınız. Yahut, toplam dış borcu baz alarak diyebilirsiniz ki “10 yılda dış borçlarımız yüzde 150’nin üzerinde artmış, korkunç!” Haklısınız…

Hepsi bu kadar mı? Hayır, şu da var. Sadece borçlardan bahsettik ancak borcu olanın bir de varlıkları var elbet. 10 bin TL borcum ancak kenarda da 2 bin liram var, bu durumda net borcum 8 bin TL. Demek oluyor ki yukarıdaki rakamlar brüt borçlar idi. Dış borçlar değil sadece, devletin toplam net borç toplamına baktığımızda, devletin finansal varlıklarını, kamu mevduatını borçlarından çıkarırsak bulduğumuz rakam 251 milyar TL. Bu rakam 2002’de 215 milyar TL idi.

Borçlar konusunda yorum yapmayacağım. Bu izahattan sonra tabloya bakıp yorumu kendiniz yapabilirsiniz…