18 Haziran 2013 Salı

KMH’lar nihayet dizginlendi…

Hafta sonu güzel bir gelişme oldu ve Merkez Bankası bugünden (27 Mayıs 2013) geçerli olmak üzere bankaların insafına bıraktığı KMH faizlerine el attı.

KMH dediğimiz şey kredili mevduat hesabının kısaltması. Bankadaki hesabınızda para olmasa da bankanın tanımladığı bir limit dahilinde para çekilebiliyor, banka da bu çekilen tutar hesaba iade edilene kadar faiz işletiyordu.

Kredi kartları nakit işlemlere düzenleme getirilip kredi kartından nakit çekme zorlaştırılınca KMH’lar da inanılmaz artmıştı. Yaklaşık 10 milyar TL para çekilmiş bu kredili mevduat hesaplarından.

Bu da bankaların aylık yaklaşık 500 milyon TL faiz geliri elde etmelerine neden oluyordu. KMH’lardaki faiz aylık %5, yıllık basitçe yüzde 60 civarlarında idi. Bu rakamların korkunç olduğu herkesin malumu idi.

Şimdi Merkez Bankası, tıpkı kredi kartlarında yaptığı gibi bankalara KMH’larda uygulayabilecekleri faize sınır getiriyor. Kredi kartlarındaki faiz oranlarını baz alarak aylık en fazla yüzde 2,2 faiz alabilirsiniz diyor bankalara. Bankaların KMH’lardan aldığı faiz gelirlerinde %55 civarında gerileme olması muhtemel.

Bu müthiş faiz kırpıntısına rağmen “gerileme olması muhtemel” diyorum çünkü muhtemelen bankalar bu faiz gelirlerinin düşmesini bir şekilde telafi edeceklerdir.

KMH’lardan çekilen tutar üzerinden belli bir yüzde alarak (nakit çekim ücreti) bu faiz düşüşünü müşterilerine yansıtmayacaklardır diye tahmin ediyorum.

Merkez Bankası ilk etapta yapması gerekeni yaptı, tebrik etmek lazım. Kredi ve mevduat faizleri, enflasyon tek hane iken yıllık yüzde 60 faiz en azılı tefecilere rahmet okutan bir orandı.

Bir adım sonrası Merkez Bankası’nın bu üst sınırları sadece tabela faiz oranlarıyla değil, aylık maliyet oranları ile değerlendirmesi ve maliyet oranlarına göre sınırlandırma yapması.

Altın'da "şok düşüş" görür müyüz?

Son 30 yılın en keskin düşüşünü yaşadıktan sonra 1400 dolar altı alım fırsatı olarak değerlendirildi ve altında müthiş bir alım furyası görüldü. Bu fiyatlardan alım yaparken beklenti tabi ki fiyatların eninde sonunda yukarı gideceği beklentisiydi. Cılız da olsa acaba daha da düşer mi soruları eşliğinde özellikle 1200 dolar rakamı telaffuz edilerek buraya kadar hatta daha da aşağılara düşebileceği beklentilerini – öngörülerini paylaşanlar oldu. Altın 2009 ve 2008 fiyatlarına çekilebilir mi, yani bin dolar altı seviyeler gibi şok düşüşler de mümkün mü?

Dünya ekonomilerindeki gelişmeler bir yana, altın sonuçta doğal bir kaynak, yer altından çıkarılarak üretimi ve arzı yapılan bir meta. Fiyat oluşumunda arz miktarının ve arz fiyatlarının da etkisinin büyük olacağı bir gerçek. Bu açıdan bakınca altının üretim maliyetlerine göz atmakta büyük fayda var.

Bloomberg haberine göre altın üretiminde en büyüklerden olan Barrick Gold ve Goldcorp şirketlerinin verileri göz önüne alındığında geçtiğimiz yılın son çeyreğinde 1 ons altın üretimi maliyeti 941 dolara çıktı. Hatta bu yüzden maliyet artışlarını öngörememesi-yönetememesi yüzünden Barrick Gold CEO’sunun işine son verilmişti.

2013 yılı için dev altın madeni şirketlerinin 1 ons altın üretim maliyet öngörüleri, mevcut maliyetlerin daha da yukarılarında seyredeceğini gösteriyor. Newmont şirketinin bu yıl için 1 ons altın üretim maliyet tahmini 1100-1200 dolar bandında. Barrick ise daha önce 1100-1200 dolar olarak öngördüğü tahminlerini revize ederek 950-1050 dolar bandına çekti. Önemli üreticilerin öngörülerinin 1000-1200 dolar civarında olduğunu söylemek mümkün.

1 ons altının üretim maliyeti bu seviyelerde (hali hazırda 950 dolar, 2013 beklentisi 1000-1200 dolar) iken altının ons fiyatının bu seviyelere inmesi normal şartlar altında oldukça zor görünüyor. Son yaşadığımız periyotta gördüğümüz gibi, ekranlarda yahut kağıt üzerinde altın fiyatları “düşmüş gibi görünse de” fiziki altın fiyatlarının olabilecek en dip noktaları buralar olsa gerektir.

Altının kaymağını kuyumcular yedi

Altında son 30 yılın en keskin düşüşünü yaşadık. Bitmedi, inişli çıkışlı heyecan dolu günler bizi bekliyor. Altında bu tarihi düşüşü alım fırsatı olarak gören pek çok kişi oldu. Alım için kuyumculara akın eden vatandaşları tatsız bir sürpriz bekliyordu. Yoğun talep karşısında altın karaborsa oldu. Uluslararası piyasalardaki fiyatının çok üzerinde satıldı altın bu süreçte. Bu farkın nedenini soran olursa da “işçilik fiyatı” dendi geçildi. Bu yüzden, tarihi düşüşteki fiyatlardan faydalanamadı halkın çoğu, düşüşteki esas fiyat farkı ve kar kuyumculara kaldı.

Daha önce de yazmıştım, bankalara ne kadar kızsak da sevmesek de söz konusu güven ve istikrar olunca kuyumcu mu banka mı tercihi karşısında çoğu kişi bankaları tercih etmekte. Bu zümre, kuyumculara uğramadan kaydi altın al sat işlemleri yaptığı için “altın yok” “30 TL ilave işçilik ücreti var” gibi bahanelerle uğraşmadan bu süreçten epey karlı çıktılar. Kaydi işlem yapıp da istendiğinde fiziki altın teslimatı yapan bankaları tercih etmek en iyisi…

“Altını daha ucuza almanın yolları” haberleri de ilginçti. İstanbul Kuyumcular Odası Başkanı, “ 1 hafta bekleyin, altın başına işçilik 10 lira düşer” diyordu. Altın fiyatlarının anlık değiştiğini bile bile bu tür bir açıklamayı anlamak mümkün değil.. Alım fırsatı olarak gördüğü zaman altını ederinden alamayan geniş bir kesim bu meslek grubuna saygısını güvenini yitirdi maalesef.

Altın deyince geniş bir kesimin aklına sadece kuyumcunun gelmesi henüz normal. Kuyumcu dışındaki altın yatırım kanalları gittikçe yaygınlaşıyor, yaygınlaşmalı da. Bu son yaşadıklarımız altın işinin sadece kuyumcuların insafına bırakılmaması gerektiğini hoş olmayan bir şekilde bize öğretti. Böyle durumlarda altına yatırım yapanların tercih etmesi gereken yatırım yöntemlerini bir önceki yazımda belirtmiştim…

“İşçilikli altın” almayın

Altın fiyatlarının düşmesiyle altına hücum başladı. Hiç olmadığı kadar yoğun bir şekilde altın talebi var. Yoğun talep karşısında çoğu zaman gördüğümüz ve bu sefer de görmekten korktuğumuz şeyi yaşıyoruz.

Bir mala talep çok ise fiyatları gereksiz şişiyor, o malın satıcıları onu karaborsa yapıyor maalesef. Satılan altın kendi değerinden çok yüksek bir bedele satılmakta şu sıralar.

Sorulduğunda işçilik bedeli denmekte ancak bu kadar işçilik bedeli olmaz. Kısmen fırsattan istifade durumu da mevcut. Bu fiyatlardan altın alınır mı sorusu bir tarafa, eğer altın alınacaksa kesinlikle cumhuriyet altınlarından uzak durulmalı. Çünkü uzun zamandır olmadığı kadar “işçilik bedeli” ismi altında farklar koyuluyor altın fiyatlarının üzerine.

Eski cumhuriyet altınlarında minimum 20 TL, yeni cumhuriyet altınlarında 30 TL işçilik bedeli ilave edilip satılıyor.

Bu da yaklaşık saf altın gramında 13 TL ile 20 TL fazladan ödemek anlamına geliyor. Kaydi altın alan saf altının gramına 80 TL verirken cumhuriyet altını alan saf altının gramına 90-95 TL vermiş oluyor…

Peki ne yapmalı. İki mantıklı seçenek var. İlki, eğer yatırım amaçlı fiziki altın alınacaksa işçilik bedelinin minimum olduğu fiziki altınlar (24 ayar külçe altın) tercih edilmeli. İşçilik maliyetinin en az olduğu altınlar 24 ayar külçe altınlardır. Sadece yatırım amacıyla fiziki alımlarda kesinlikle tercih edilmesi gereken altınlardır.

İkincisi, kaydi altınlar.

Bu dönemde kaydi altının değeri daha da anlaşıldı. İşçilik bedelinin sıfır olduğu, sadece fiziki teslimat istenirse şayet, cüzi bir bedel ödenerek fiziken de teslim alınabilen kaydi altın hesapları bu dönemde altın yatırımcılarının değerlendirmesi gereken bir yatırım enstrümanı. Altın hesaplardan fiziki teslimat yapabilen bankaları seçmek daha da avantajlı bu konuda…

Kuyumcular bağırdıkça bankalara altın geliyor…

Geçen yıl bankaların altın hesapları açısından pek hareketli bir yıl olmadı. Altın toplama etkinlikleri sektöre bir hareket getirse de kıymetli maden depo hesapları Mart-Kasım döneminde 165 tonlarda dalgalanıp durdu.

Bankaların çeyrek, yarım, tam vb. gibi Cumhuriyet altını satabilmelerinin önünü açan BDDK tebliğinden sonra tabiri caizse kuyumcular karıştı. BDDK önüne siyah çelenk koymalar, otoritelere ciddi ithamlar, bankalara ürünlerini kullanmama tehditleri gibi etkinliklerin arasında güldüren bazı tepkiler bunlara renk kattı, PTT’nin altın satmasına tepki gösteren kuyumcular odasının “25 bin kuyumcu gerekirse ev ve iş yeri telefonlarını kapatır” açıklaması bunlardan biriydi…

Bankaların altın ürününe odaklanmalarını protesto için yapılan bu çıkışlar inanılmaz bir reklam oldu bankalar için. Bankaların altın işinde bu denli ürün çeşitlendirmesi olduğundan, bunca farklı altın projelerinin olduğundan haberdar olmayan geniş bir kesimde farkındalık oluşturuldu kuyumcular tarafından. Geçen yılın son ayından itibaren bankalardaki altın hesapları keskin bir yükselişe girdi. İlk kez bankalardaki altın miktarı 20 milyar TL’yi geçti.

2012 genelinde bankalarda 165 ton olan ortalama altın miktarı hızla artmaya başlayarak Şubat sonunda 220 tona yaklaştı. Kuyumcuların vitrinlerine “altınlarınızı bankalara götürmeden önce bize getirin, değer tespiti yaptırın” yazıları asmalarından sonra Aralık-Şubat üç aylık dönemde 55 ton gibi ciddi bir altın artışı oldu bankalarda. Tüm bunların ana nedeni tabi ki güven unsuru. Yılların birikimlerinin değerlendirileceği yahut korunacağı kurum seçimi söz konusu olunca kuyumcu mu-banka mı ikileminde insanlar bankaları seçiyorlar. Bankalara ne kadar kızsak da aralarında etik dışı çalışmayanlar yüzünden onlara ne kadar tepkili olsak da konu güven olunca, rağbet görmeleri anlaşılır oluyor.

Bundan sonra ne olur? Binlerce ton altın halen evlerde iş yerlerinde saklanıyor ve bu durumun normal olmadığının herkes farkında. Bunları saklamak için kiralık kasa vb gibi saklama maliyetine de çoğu kişi sıcak bakmıyor. Bu altınları kaydi altına çevirmek isteyenlerin sayısı günden güne artıyor doğal olarak bu yüzden. Altına yatırım yapanlar kaydi altına yönelmeye devam edeceklerdir.

Vergilendirilmiş kazançla bu işi yürütecek kurumlara otoriteler her zaman daha sıcak bakacaklardır. 2011 verilerine göre gelir vergisi veren kuyumcuların aylık ödediği vergi miktarı 127 TL (yüz yirmi yedi TL) , kurumlar vergisi veren kuyumcuların ödediği vergi miktarı ise aylık 71 TL (yetmiş bir TL) İyi kazanıp asgari ücretliden az vergi vermek, rekabet ortamı oluşunca da kuyumcuların “altın işine bankalar girerse vergi kaybı olur” açıklamalarını anlamak gerçekten zor.

Rekabet iyidir. Kazananların vergi vermesi iyidir. Vergi verenlerin rekabete girmesi daha da iyidir…

Bankaların 2012 Altın Karnesi

Ocak sonu itibarıyla bankalardaki Türk Lirası mevduat 515 milyarı geçti. Bu mevduatın vade dağılımına baktığımızda ayrılması gereken zorunlu karşılık yaklaşık 57 milyar TL ediyor. Bunun yüzde 30’una kadar olan kısmı için altın da verebiliyor bankalar Merkez Bankası’na. Yani 17 milyar TL’lik altına tekabül ediyor bu oran.

Ama Merkez Bankası yüzde 30 oranını değiştirmeden rezerv opsiyonu katsayıları ile oynayarak bu rakamı değiştirmekte. En güncel katsayılarla yapılan hesaplamalara göre 57 milyar TL’lik bu zorunlu karşılık için 25 milyar TL’lik altın bırakmak gerekiyor. TL mevduat için bırakılması gereken zorunlu karşılığın yüzde 30’u altın bırakılabilir, bu sabit, ama bu yüzde 30’u karşılayacak altın miktarını arttırmakta merkez bankası. Böyle olunca bankaların da altına olan talepleri artmakta. Altın, bankaların bulup bulabileceği en ucuz maliyetli kaynak. Merkez Bankası zorunlu karşılıklarda değişikliğe giderek altının cazibesini azaltsa dahi, ki bunu yapması için mantıklı bir neden yok, yine de bankalar bir kere altının tadını aldılar. Bu kadar ucuz maliyetli bir kaynağın peşini bırakmak istemeyeceklerdir.

2012’de bankaların altın karnesine baktığımızda 47 tonluk bir artış görüyoruz altın hesaplarda. 18.6 milyar TL’lik 192 ton altına karşılık gelen bir meblağa ulaştı hesaplar. Banka bazında ayrıntısına indiğimizde, ilk üçte sıralama 2011 sonunda Garanti, İş Bankası ve Halk Bankası iken 2012 sonu itibarıyla en çok altını olan ilk üç bankanın İş Bankası 2.9 milyar TL, Garanti Bankası 2.4 milyar TL ve Kuveyt Türk 2.2 Milyar TL olduğunu görüyoruz. İş Bankası altın miktarını 2012’de yüzde16, Kuveyt Türk yüzde12 arttırmayı başardı. Garanti Bankası’nın altın miktarı ise yüzde7’nin üzerinde bir oranda azalış gösterdi. Dördüncü sıradaki Halk Bankası’nın 1.9 milyar TL’lik altını var. Geçen yıla göre yüzde7 azaldı altın miktarı. Beşinci sıradaki Akbank yıl içinde altın hesaplara hızlı bir giriş yaptı ve yılı 1.5 milyar TL’lik altın ile kapattı. Altıncı sıraya düşen Yapı Kredi Bankası’nın altın miktarı 1.3 milyar TL. Bu meblağ geçen seneki rakamın yaklaşık yüzde 7 daha altında. Bank Asya altın hesaplarda 1 milyar TL’yi geçen 7 bankadan biri.

Yedinci sıradaki Bank Asya, altınlarını yüzde 38 arttırarak 1.3 milyar TL’ye taşımayı başardı. 2012’de altın bankacılığına hızlı bir giriş yapan diğer bir banka da Ziraat Bankası. Altın hesaplar açmaya başlayıp aynı yıl içinde halktan altın toplamaya da başlayan Ziraat Bankası, 930 milyon TL altın ile sekizinci sıraya yükseldi. Vakıfbank da yıl içinde kıymetli maden depo hesabı açmaya başlayan bankalar arasında. Kısa sürede 802 milyon TL’lik altın ile TEB’i geçerek dokuzuncu oldu. TEB, yıl içinde altın hesaplarını yüzde 21 arttırarak 798 milyon TL’ye taşıdı, onuncu sırada yer alıyor. Finansbank altın miktarını yıl içinde yüzde 47 arttırarak Şekerbank ve Türkiye Finans’ı geçti. 521 milyon TL’lik altın ile sektördeki sıralamada on birinci oldu.

On ikinci sıradaki Denizbank yıl içinde HSBC ve AlBaraka’yı geçerek sıralamadaki yerini yükseltti. 510 milyon TL’lik altın hesaplara ulaşan banka son yaptığı reklamlarla altına yüzde 2.5’e varan oranlarda faiz vermeye başladığını duyuruyor. (Sektördeki ortalama oran yıllık brüt yüzde 1 civarında) Türkiye Finans 506 milyon TL’lik altın ile on üçüncü sırada yer alıyor. 2011 sonuna göre altın hesapları azalsa da, altın toplama faaliyetlerine başlayan bankalar arasında yer almasıyla son çeyrekte altın miktarını yüzde 29 arttırmayı başardı. HSBC 467 milyon TL’lik altın ile on dördüncü sırada yer alıyor. Şekerbank’ın altın miktarı yıl içinde azalmış olsa da, atılım yaparak son çeyrekte altın miktarını yüzde 11 arttırarak trendi yukarı yönlü çevirmeyi başardı. Şekerbank’ın 327 milyon TL’lik altını bulunuyor. Son sıradaki AlBaraka’nın ise altın miktarı yıl içinde yüzde 13 azalarak 282 milyon TL’ye geriledi.

Bilgiler bankaların bağımsız denetim raporlarından derlenmiştir. 2012 yılsonu verileridir. Artış oranları -aksi belirtilmedikçe- 2011 yılsonuna göre artış/azalış oranlarıdır

Bankaların 2012 Kâr Karnesi

Bankaların hepsinin 2012 yılı verileri nihayet açıklandı. Sonuçlara baktığımızda bankacılık sektörünün kendileri açısından güzel bir yıl geçirdiğini görüyoruz. 2011 yılı net kâr toplamı 19,8 milyar TL iken, yüzde 19’luk artışla geçtiğimiz yıl 23,6 milyar TL’ye çıktı yıllık net kâr.

Bankaların net kârları çok konuşulan, meblağ yüksek olduğu için zaman zaman eleştirilen bir konudur. Bankaların acımasızca karlar elde ettiğine delil addedilir. Gözden kaçan husus bankaların özkaynaklarının da aynı ölçüde devasa meblağlar olduğudur. Özkaynaklarıyla net kârlarını kıyaslayınca, sektörün net kârları toplamı özkaynakları toplamının yüzde 15’ine tekabül ettiği görülüyor. Yüzde 15 özkaynak karlılığı da fevkalade yüksek bir oran değil aslında. Bankaların net kârlarının normal seviyelerde olduğunu söylemek mümkün. Aslında eleştirilmek istenen, bankaların çok yüksek kârlar etmekte olduğundan ziyade, bu kârları elde ediş biçimleri. Etik bankacılık yaparak da bu yüzde 15 özkaynak kârlılığını yakalamak mümkün iken bazı hoş olmayan uygulamalar müşterilerde bankalara karşı tepki doğurmakta. Zaman içerisinde kah otoritenin zorlamasıyla kah bankaların sağduyusuyla bu da çözülecektir; kamu bankaları ve dört büyük bankanın, sektörün yüzde 80’ine hakim olduğu bu pazarda biraz zor gibi görünse de…

Hangi bankanın geçtiğimiz yıl ne kadar net kâr elde ettiğini, geçen yıla göre karını ne kadar arttırdığını gösteren liste, kâr karneleri aşağıdaki gibi... (konsolide olmayan bağımsız denetim raporları)

Sıra
Banka
Net Kar (1000TL)
Yıllık artış azalış


1
İş Bankası
3.310.307
24%

2
Garanti
3.070.325
0%

3
Akbank
2.949.862
23%

4
Ziraat
2.650.428
26%

5
Halkbank
2.595.211
27%

6
Yapı Kredi
1.913.472
3%

7
Vakıfbank
1.460.080
19%

8
Finansbank
902.346
6%

9
Denizbank
812.632
-7%

10
TEB
485.627
135%

11
Türkiye Finans
283.573
22%

12
ING
251.749
219%

13
Kuveyt Türk
250.156
28%

14
Şekerbank
240.302
104%

15
Albaraka
191.835
20%

16
Bank Asya
190.392
-12%

17
HSBC
180.798
-25%