4 Temmuz 2013 Perşembe

Aynı altın, üç farklı fiyat…

Altına yatırım yapan kişilerin ağırlıklı olarak tercih ettiği üç yöntem var altın alımlarında.

Bunlardan ilki ve en yaygını kuyumcudan ziynet cumhuriyet altını almak. En çok zarar edilen, alınan altına haddinden fazla işçilik parası verilen yöntem de maalesef bu. Şu an çeyrek yarım vb gibi altın alanlar saf altının gramına 90 TL veriyorlar.

İkinci tercih edilen yol ise 24 ayar külçe altın almak. Gittikçe daha çok sayıda insan kuyumcudan aldığı altına olması gerektiğinden fazla ödediğini görmeye başladı. Bu kesim gittikçe artan bir şekilde külçe altına yöneldi ki doğrusu da budur. Şu an külçe altın alanlar saf altının gramına her şey dahil 83TL veriyorlar.

Üçüncü tercih edilen yol ise bankalar vasıtasıyla kaydi altın almak. Dünya piyasalarındaki ons fiyatına en yakın ve en avantajlı fiyatlarla altın alanlar da bu kesim oluyor. Şu an kaydi altın alanlar saf altının gramına 79 TL veriyorlar.

Kaydi altında hatalı olarak en çok eleştirilen şey altının fiziken teslim alınamaması. Ancak bu bilgi tamamen doğru değil. Hesabınızdaki altını istediğiniz zaman size fiziken teslim edebilen bankalar da mevcut. Bunun için gramına 1-2 TL fiziki teslim masrafı isteseler dahi her halukarda çeyrek yarım vs. tarzı altınlardan daha avantajlı az maliyetli bir fiyata geliyor sonuçta.

Altın aynı altın ama değişik formlara girdikçe fiyat da hatırı sayılır ölçüde değişebiliyor. Tercih sizin..

(Veriler: 04/07/2013, Saat 14:00, Altın Ons: 1250USD, USD: 1,955TL)

1 Temmuz 2013 Pazartesi

Altında kazanmak yahut kaybetmek

Altın fiyatları yıllarca sürekli yükseldikten sonra düşüş eğilimine girdi. Güvenilir liman olma özelliği bitti mi diye sorgulanır oldu. Gerçek şu ki, altın güvenilir liman olma özelliğini kolay kazanmadı. Nice savaş kriz dolu yıllarda rüştünü ispat etmiş, kargaşadan kaçan paranın park ettiği ilk durak olmuştur. Az ya da çok bir fiyat düşüşünde bu hususiyetini kaybetmez. Para nihayetinde kağıt parçasıdır. Altın binlerce yıldır değerli bir metaldir ve dünya durdukça öyle kalmaya da devam edecektir.

Altına yatırım yapacak kişilerin aklından çıkarmaması gereken ilk husus vadedir.

Altından kazanmak isteyen kişilerin yapması gereken ilk iş vadeyi ya uzun tutmak ya da kısa tutmak. Açmak gerekirse… kısa vadeli al-sat yapanlar kazanabilir. Fiyatlarda sürekli bir düşüş yahut sürekli bir iniş eşyanın tabiatına aykırı. Fiyat ya düşüş eğilimindedir ya da çıkış eğilimindedir ve bu iniş çıkışlar dalgalanmak mahiyetinde gerçekleşir. İnişte de ufak tefek çıkışlar olur, çıkışta da ufak tefek inişler gerçekleşerek eğilim devam edebilir. İşte bu dalgalanmaları fırsat kollayarak fiyatları takip edenler kısa vadeli alım satımlarla kar elde edebilir.

İkinci senaryoda altından getiri elde edebilecek yatırımcılar uzun vadeli ve vade boyunca az da olsa sürekli sepete altın koyanlar grubudur. Her ay belli bir miktar altın alarak sepete koyanların altını ortalama alış fiyatları sürekli makul bir fiyatta kalır ve muhtemelen altını bozdurduklarında sepetteki altınların ortalama ağırlıklı alım fiyatlarından daha fazla değere bozdurmuş olurlar altınları.

Ya çok kısa vadedeki dalgalanmalarda al-sat yaparak, yahut da uzun vadeli sürekli alımlarla para kazanmayı amaçlayanlar büyük ihtimalle kazançlı çıkarlar.

Altından para kazanamayacaklar ise panik alım satımları yapanlardır. Piyasanın, fiyatların çok oynak olduğu zamanlarda yapılan yüklü alım satımların zararla sonuçlanma ihtimali çok yüksek. Fiyatlar düştü diye varını yoğunu altına yatıran kişilerin genelde fiyatların düşme eğiliminde panikle zararına satışla altınlarını bozdurduklarını gözlemliyoruz.

Dikkat edilmesi gerekenler, tüm yumurtalarınızı aynı sepete koymayın.

Yani birikiminizin hepsini tek varlığa yatırmayın. Özellikle altın konusundaki duyduğunuz fiyat tahminleri çok yanıltıcı olabilir. Her duyduğunuza itibar etmeyin. Bu işin içindekiler dahi asla fiyatların önümüzdeki dönem nerelerde olacağını bilmiyorlar. Aklı başında olanları da fiyat konusunda açıklama yapmıyorlar zaten. Kısa vadede nakite ihtiyacınız varsa elinizdeki mevcut nakiti bir varlığa yatırmayın. Altın için dediğim gibi ya uzun vadeli sepet stratejisini seçin ya da kısa vadeli olan, dalgalanmaları fırsat kollayarak al-sat stratejisini.

Altın hesaplarda "en" illerimiz

Halkın bankaların altın hesaplarına ilgisi genelin tahmininden fazla oldu. Nisan sonu itibarıyla mevduat ve katılım bankalarındaki toplam altın miktarı geçen senenin aynı ayına göre yüzde ellinin üzerinde bir artışla 250 tonu aştı.

Ülke geneline baktığımızda şunu söyleyebiliyoruz, her bin kişiden 19 kişinin mevduat bankalarında altın hesabı mevcut ve bu hesaplardaki ortalama altın miktarı 105 gram. Mevduat bankalarında 1,5 milyon adet altın hesabı açılmış durumda…

İller bazında bakıldığında ise nüfusa orantılandığında en çok altın hesabın bulunduğu iller Artvin, Ankara, Edirne, Muğla, Eskişehir ve Kırklareli olarak gözükmekte. Üç Trakya ilinden ikisinin listede en yukarılarda olması dikkat çekici. Trakyalılar bankaların altın hesaplarını oldukça benimsemiş görünüyorlar. Ülke ortalaması 19 iken bu illerdeki bin kişiye düşen altın hesap sayısı yaklaşık 29… Altın hesapların çok zayıf kaldığı iller ise başta Şanlıurfa, Muş ve Ağrı olmak üzere doğu-güneydoğu illerimiz.

Hesap başına ortalama en çok altının bulunduğu iller ise sırasıyla İstanbul, Ankara, Yalova, Çorum, Karaman, Trabzon ve Aksaray. Bu illerdeki hesapların ortalaması 100 gramın üzerinde. Hesap başına en az altının bulunduğu iller ise Ardahan, Şırnak ve Edirne. Edirne, nüfusa orantılandığında en çok altın hesap bulunan il ama hesaplardaki altın miktarı ortalaması 50 gram seviyesinde. Bu da bu ilde altın hesapların oldukça tabana yaygın olduğunun bir göstergesi.

Altın hesaplar ve bu hesaplardaki altın miktarı artmaya devam edecektir. Yarışta öne çıkan bankalar hesaplardaki altınları müşterisine fiziken teslim edebilen, alım-satım arasındaki marjı makul tutan, hesap işletim ücreti almayanlar olacaktır.