20 Eylül 2021 Pazartesi

Keçiboynuzundan gelen “Karat”

Mücevher sektöründe “carat” (ABD’de “karat”) tabirinin kaynağı keçiboynuzudur (carob). 2 şeye işaret eder: değerli taşlarda ağırlık, altında saflık.



2 bin yıl evvel insanlık, dünyanın neresinde yetişirse yetişsin keçiboynuzu çekirdeklerinin hepsinin ağırlığının birbirlerine eşit olduğunu farketmiş ve 1 çekirdeğin ağırlığı 1 karat şeklinde mücevher sektöründe ağırlık ölçüsü olarak benimsenmiş. Bu durum kabaca 2 bin yıl öncesinden başlayarak (Greko-Romen döneminden) böyle devam ettikten sonra 1907’de Paris’te düzenlenen toplantı ile 1 carat=200 miligram olarak standarda bağlanmış. ABD 1913’te, İngiltere ise 1914’te bu yeni ağırlık ölçüsü carat’ı benimsemiş.

Peki keçiboynuzu çekirdeklerinin ağırlığı hepsi birbirine eşit mi?

2006 yılında ABD Ulusal Biyoteknoloji Merkezi tarafından yürütülen kapsamlı bir araştırma, bu eski varsayımın tam olarak doğrulanmadığını kesin olarak gösterdi. Keçiboynuzu tohumlarının ağırlığı, araştırılan diğer 63 bitkinin çekirdeğinin çoğu kadar değişkenlik gösterebiliyor. Ancak araştırma, keçiboynuzu ağacının dişi varyantından elde edilen çekirdeklerin ortalama ağırlığının, 1907'de karat için kararlaştırılan 200 mg'a yakın olduğunu doğruladı.

Yani insanlık, 2 bin yıl önce çok pratik bir ortak ağırlık birimi bulmuş ve kullanmış.

İster carat ister karat olarak yazılsın, altında saflığın kısaltması ise tüm dünyada K harfi ile gösterilir, 24K gibi. Ülkemizde karat/carat yerine altın saflığında “ayar” tabiri kullanılır, aynı anlama gelmektedir. 

Altının saflığını bulmak için carat’ı 24’e bölerseniz, altının yüzde kaç saflıkta olduğunu öğrenmiş olursunuz. 18 K altının saflığı=18/24= %75 

Kaynak: Dünya Altın Konseyi

 

29 Ocak 2021 Cuma

Marketler kazandıkları paraları koyacak yer bulamıyor…

 

Pandemi sürecinin incelenmeye değer pek çok tarafı olduğu muhakkak, sosyolojik, psikolojik, ekonomik..

Ekonomik göstergelerin zaten bozulduğu bir dönemde pandemi ekonomisi de devreye girince mağdur olan milyonlarca insan, firma, sektör oldu. Diğer yandan, bu kötü günleri fırsata çevirip kasalarını dolduran sektörler de oldu.

100 liralık ateş ölçerleri 600 liraya satan medikal firmalar çok göze batmadı. Ama hepimizin uğramak zorunda kaldığı marketlerdeki durum, fiyatlar herkesin malumu.

Fiyatlardaki bu pahalılığın sebebini anlamaya çalışıyor, bu artışları dizginlemek için marketlere pazarlara baskınlar düzenleyip fiyat artışlarına karşı gözdağı vermeye çalışıyoruz ama, nafile.

Üreticinin elinden çıkardığı ürünlerin fiyatında fahiş artışlar olmamasına rağmen fiyatları artırarak bu ortamdan en çok "faydalananlar" zincir marketler oldu.

Bilançolarına bakıldığında zincir marketlerin kazandıkları paraları, kârı koyacak yer bulamadıkları görülüyor. Benzetme, kelime oyunu yapmıyorum, gerçekten kazandıkları paraları koyacak yer bulamadılar, paraları bankalara taşıyıp vadeli hesaplara yığdılar ve hatta bol bol yabancı para işlemler yapıp kur artış azalışlarında döviz al-sat yaparak da muazzam karlar elde ettiler.

Bir zincir marketin verileri üzerinden bu durumu nicel hale getirelim.

2019’un ilk 9 ay toplamında cirosu 29,7 milyar lira iken 2020’nin ilk 9 ayında cirosu 40,2 milyar liraya ulaştı. Hasılattaki bu yüzde 35 artışa karşın kâr ne oldu dersiniz? El cevap: 906 milyon lira iken yüzde 97 artarak 1.8 milyar liraya yükseldi! Lütfen dikkat, satışlarınızı yüzde 35 artırıp kârınızı yüzde 97 artırdığınız bir dönem, lale devri değil de ne…

Market zincirinin bankalardaki vadesiz hesaplardaki parası yüzde 208 artarak 333 milyon liraya yükseldi. Vadeli hesaplar için katılım bankalarını tercih eden firmanın katılma hesaplarındaki parası ise 1 milyar 50 milyon TL’yi aştı! Nakit, sadece katılma hesaplarındaki, kar payı aldığı para 1 milyar 50 milyon TL…

Böylelikle market zinciri, kazandığı inanılmaz paraların bir kısmıyla da finansman geliri sağlamaya başladı. 9 aylık dönemde 2020’de 113 milyon lira kar payı alıp, döviz al-sat işlemlerinden de 105 milyon lirayı yanına koydu…

Serbest piyasa iyidir. Lakin bizim gibi gelişmemiş (kibarcası: gelişmekte olan) ülkelerde tam rekabet ortamı mevcut olmadığından serbest piyasanın işlemesi sağlıklı olamıyor maalesef.

“Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler”in bizi getirdiği yer ortada…

Allah hepimizi 3 harflilerden ve benzerlerinden korusun..