19 Aralık 2011 Pazartesi

Firmanızı batırmanın en kestirme yolları

İşletmeler de her canlı, her fani gibi doğarlar büyürler ve ölürler. Kimisi karıncalar gibi 3-5 yıl ancak yaşayabilirken kimisi de bazı kaplumbağalar gibi bir asır devirerek hayatını devam ettirebilir. Firmaların (şirket ve gerçek kişi işletmelerine genel olarak “firma” diyelim) doğum ölüm istatistiklerine baktığımızda bu yılın ilk 10 ayında 100 bine yakın firmanın kurulduğunu, diğer yandan bunların neredeyse yarısı kadar firmanın da kapandığını görüyoruz. Geçen yılın ilk 10 ayında kapanan firma sayısı açılanların %40’ı kadar iken bu yıl bu oran %50’ye yaklaşmış durumda. Firmaları kapanmaya götüren birçok neden var. Bunların bir kısmı dışsal nedenler olarak ön plana çıkarken (vergiler, rakipler vs) bir kısmı da firmanın iç bünyesinden, kendi iş yapış tarzındaki hatalardan kaynaklanıyor.

Firma olarak iş yapış tarzından kaynaklanan hatalar elbette pek çok. Biz duruma tersten bakarak “bir firma nasıl en kolay yoldan batırılır” sorusuna en belli başlı cevapları sıralayalım:

2008 yılındaki krizde bankaların batırdığı Kayseri’nin dev tekstil firmalarından birinin yaptığı gibi, rasgele bir banka ile çalışın, ufak hesaplar yaparak kredi oranındaki 1-2 puan indirime, havale masraflarındaki 3-5 kuruş iskontoya göre seçin bankanızı. Ama yine de şunu unutmayın ki bazı bankalar, havalar günlük güneşlik iken verdikleri kredileri daha yağmur başlamadan en ufak bir kriz emaresinde geri ödemenizi isteyebilir. Siz 2 yıl vadeli aldığınız kredinin taksitlerine göre işlerinizi planlamış olabilirsiniz ama bu bir takım bankaları hiç ilgilendirmez. Önemli olan onların durumudur. İsterlerse kredinin faizini yeniden düzenlerler, isterlerse “hemen kredinin hepsini ödeyeceksin” diyebilirler. Ne tür bir banka ile çalıştığınızın bu açıdan hiçbir önemi yoktur.

İşsizlik hala yüksek oranlarda, iş arayan bir dünya insan var. Bu yüzden çalışanların motive olması, onların mutlu olup müşterilere de kaliteli hizmet vermesi vs gibi söylemlerin aslı astarı yoktur. Onları makine gibi görüp en ucuz maliyetle en çok nasıl çalıştırabilirseniz çalıştırın.

Teknolojiyi ihmal edin. Firmanızın kesinlikle internet sitesi olmasın, facebook, twitter vb “şeylerden” uzak durun, internetten işinizle ilgili rakiplerinizle ürünlerinizle ilgili araştırmalara girmeyin. Ülkemizde ve dünyada sizin yaptığınız işi kim nerede nasıl yapıyor araştırmayın. En iyi yol bildiğiniz yoldur.

Yeni fikirlere kapalı olun. Batan yahut devleşen birçok firmanın serüvenine şahit olan banka finans sektörü çalışanlarına her hangi bir konuda aman bir şey danışmayın. Finansal kuruluşların özellikle Ticaret ve Sanayi Odaları ile müşterek düzenledikleri katılımın ücretsiz olduğu ve teşvik edildiği “KOBİ toplantıları” vs gibi organizasyonlara iştirak etmeyin. Fuarları da zinhar takip etmeyin, fuarlara gidip işinizle ilgili, sektörden diğer insanlarla tanışıp ürünleri görmekle, rakipleri tanımakla vs vakit harcamayın.

Güçlü yanlarınız nelerdir, zayıf kaldığınız alanlar nereler, pazarda fırsat var mı, acaba nelerdir, piyasadaki tehditleri tanıyıp buna göre tedbirler almak.. gibi konularda böbürlenmeden, bozulmadan, akıllıca düşünüp zaman ayırıp çalışmalar yapmayı aklınızdan bile geçirmeyin. Her şey olacağına varır.

Devletin birçok alanda özellikle üretim yapan firmalara sağladığı muazzam avantajları araştırmayın, bunlardan faydalanmayın. Kimlere ne tür teşvikler verilebiliyor, hibelerin şartları nelerdir, yurt dışındaki fuarlara katılımlarda nerelerden ne destekler mümkün, KGF de neyin nesi gibi konular ehline malum, yapan yapıyor zaten. Tamamen ihmal edilesi konulardır.

Firmaları batıran (tersi durumda ihya eden) pek çok başlıktan bir çırpıda sayılabileceklerden sadece bir kaçı.. Umarız önümüzdeki yıllarda kurulan firma sayıları artarken kapanan firma sayıları da azalır, 100 firma açılıyorsa kapananların sayıları şimdiki ellilerden kırklardan en kısa zamanda tek hanelere düşer…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder