15 Eylül 2010 Çarşamba

Katılım Bankaları



İsimleri 2006 yılında “Katılım Bankası” olarak düzenlenen bu kurumlar “Özel Finans Kurumu” olarak Turgut Özal hükümetinin bakanlar kurulu kârarıyla 1983 yılında faaliyet izni almışlar, 1985 yılında da ilk Katılım bankası faaliyete başlamıştır. Kuruluş amaçları Türk Bankacılık sistemine yeni bir alternatif sunmak değil “para satan” mevduat bankalarıyla çalışmak istemeyen ve bu yüzden de birikimlerini yastık altında muhafaza etmek zorunda kalan yahut işlerini büyütmek, makina almak, ev almak vs gibi nedenlerle kredi kullanmak ihtiyacında olan ancak bundan imtina eden kesimin de belirli kurallar dahilinde bu imkanlardan faydalanmasını temin için tamamlayıcı bir faktör olarak planlanmıştır.

Global çapta diğer ülkelerde HSBC ve Citibank gibi bankaların da faaliyet gösterdiği katılım bankacılığında ülkemizde bugün toplam 600’e yakın şube sayısı ve 12500’e yakın personelle faaliyet gösteren dört katılım bankası mevcut: Albaraka, Asya, Kuveyt Türk ve Türkiye Finans. Cumhuriyet’le yaşıt hatta Cumhuriyet’in kurulmasından önce (Ziraat Bankası-1863) faaliyetlerine başlamış ve kökleşmiş bankaların faaliyet gösterdiği bir piyasada bugün itibarıyla 40 milyar TL’ye yakın aktif büyüklüğü ve bankacılık sisteminde kullandırılan fonların yaklaşık %6’sı oranında bir paya sahipler ki bu oranlar çok ciddi oranlar ve eğilim sürekli artış yönünde. Kuruluşlarından bu yana yaşanan en üzücü olay ise, mevduat bankalarının da neredeyse üçte birinin battığı-fona devredildiği Kasım 2000 ve Şubat 2001 krizlerinden sonra ayakta kalamayan İhlas Finans. Katılım Bankalarına olan bakışı negatif etkileyen bu olaydan ve krizden sonra günümüzde Katılım bankaları da 5411 sayılı bankacılık kanununa tabi kılınmış ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun denetimine girmişlerdir. Bankalardaki mevduata verilen devlet güvencesi katılım bankalarına yatırılan fonlar için de geçerli ve bugün Türk Bankacılık Sistemindeki toplam fonların %5’i (28 milyar TL) katılım bankalarında. Bu yılın ilk yarısı olmak üzere, son beş yıla bakıldığında topladıkları bu fonların neredeyse %100’ünü reel sektöre aktarmışlardır ki takdire şayan bu oran mevduat bankalarında %79 seviyesindedir.

Katılım bankacılığında en sık sorulan sorulardan birisi “katılım bankalarının dağıttıkları kâr payları neden mevduat bankalarının faiz oranlarıyla aynı?” Öncelikle bu oranlar birebir aynı değildir. Zaman zaman banka faizlerinin altında veya üstünde kâr payı dağıtılabilir. Nitekim 13 Eylül 2010 Pazartesi verilerine göre özel sermayeli en büyük dört mevduat bankasının (Akbank, Garanti, İş Bankası ve Yapı Kredi) faiz ortalamarıyla katılım bankalarının dağıttıkları kâr paylarının ortalamalarını karşılaştırma yapmak gerekirse Katılım Bankalarının oranlarının TL’de %11, Amerikan Doları’nda %132, Euro’da %114 daha yüksek olduğu görülür. Katılım bankaları nakdi kredi vermezler, mal alım satımına aracılık ederler; makina, ev vs gibi ihtiyacı olan kişi için o malın bedelini satıcıya peşin ödeyerek malı satın alırlar, daha sonra kendi müşterilerine o malı vadeli ve üzerine kâr koyarak satarlar. Satıştan elde edilen kâr da ticari mantık gereği piyasadaki oranların çok altında veya çok üstünde olamaz. Bu alım satımdan elde edilen belirli oranlardaki kâr, katılım bankalarına paralarını yatıran müşterilerle paylaşılır.

Sık sorulan bir diğer soru da “neden hiç zarar etmiyorlar, sürekli kâr dağıtıyorlar?” Katılım bankaları her ay gayrımenkul, araç, hammadde vs gibi binlerce alım satım, binlerce proje yapmaktalar. Bu alım satımları yaparken çok titiz piyasa istihbaratı yaparlar ve karşılığında malı sattıkları müşterilerinden teminat alırlar. Bu binlerce projeden batık çıkan projeler çıksa da kâr ettikleri projelerin yanında bunlar çok cüzi kalırlar ve zararı diğer projelerin kârlarıyla mahsup ederler. Az sayıdaki zarar edilen projelerin zararı para yatıran müşteriye ancak dağıtılan kâr oranının düşmesi şeklinde yansır.

Sınırlı yerimizde Türk bankacılık sistemindeki katılım bankalarına özet bir bakış niteliğindeki bu yazımız tabi ki açıklanması gereken tüm noktaları etraflıca açıklamaktan çok uzaktır. Konu hakkında Prof. Dr. İsmail Özsoy’un “Türkiye’de Katılım Bankacılığı” eserini tavsiye ederiz. Türkiye Katılım Bankaları Birliği internet sitesi de konu hakkında detaylı bilgileri barındıran ziyaret edilmesi gereken bir sitedir (tkbb.org.tr)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder